Alışılagelmişin gelmişin dışında bir konuda yazmak geldi içimden. Uzmanı değil ancak meraklısı olduğum bir konu: Gastronomi.
Ödediğiniz paranın karşılığını alma duygusu, fiyat performans ilişkisi. Ucuz kalite tanımlar genelde, ama pahalı da kaliteli demek değildir.
İçine konan malzemenin ne olduğu, haliyle maliyetinin de kolay hesaplanabileceği ve eskilerin tabiriyle bol kepçe lokantalarında satılan bir çok yemeğin son dönemde fiyatları çok arttı. Ben nedeninin enflasyon olduğuna inanmıyorum. Artan fiyatlar kaliteye yansımıyor. Satış fiyatları artarken, gramaj ve kalite düşüşü başladı.
Mahalle arası bir çok yer hala makul fiyatlara ve gerçekten güzel tencere yemeği sunabilirken, markalı yerler bir kase çorbaya bile anormal rakamlar istemeye başladı. Marka değeri, sabit giderlerin yüksekliği vs vs fiyatların artmasına gerekçe olabilir büyük yerler için ama kalitenin düşmesinin mazereti yok.
Tok satıcı modunun kaynağı nedir ayrı bir konu. Ne düzgün hizmet alabiliyorsunuz ne de yediğinizde eski tat var. Hesap da cabası.
Ne kadar göreceli de olsa, ben verdiğim paranın hakkını almayı özledim yemek yenen yerlerde. Foodiler ve gurmanların sosyal medyadaki etkisinin olduğunu çok sanmıyorum fiyat performans denkleminin bozulmasında. Ha keza artan maliyetlerin de.
Ya ağzımızın tadı bozuldu ya da işletmeciler yorgun.
Bülent BATMACA